Çarşamba, Eylül 30, 2009

Pazartesi, Eylül 28, 2009

saç tasarım

yeni saçlarıma bu açıdan da bakın :)

salıncak

kendimi kendimle salladım bu yorgun salıncakta
anladım insanoğlu hep ruhuna sarılmakta ...

çengelköyün meşhur kaşarlı tostu


çengelköyün nesi meşhur deseler, börekçisi çörekçisi dersiniz di mi?
yanlış, asıl kaşarlı tostu meşhur :)

bakın bakalım

şimdi size iki poz veriyorum
bakalım bendeki farkı fark edebilecek misiniz?



Çarşamba, Eylül 23, 2009

kahvaltı




Yemek yemek üstüne ne düşünürsünüz bilmem
Ama kahvaltının mutlulukla bir ilgisi olmalı.
cemal süreya

bayram seyran




bayramda bandırmadaydık, aile saadeti ...

Salı, Eylül 15, 2009

vuslat




mevsimlerden sonbahar ...




kaç vesait?

bizim evden bu yürüyüş 3 vesait;
biraz yaya, biraz ana kucağı, biraz baba tepesi :)

illa mı macera lazım :)


sonra düz yolda yürümekten koşmaktan sıkılıp daldık göksu ormanına :)

pazar koşusu

önce biz babamla biraz koştuk


tabi ben de her sportaküs gibi üstündekini çıkarıp popoya bağlama kısmını ihmal etmedim;

Pazar, Eylül 13, 2009

afet tufan alarm


cuma akşamından afet tufan alarmı başlayınca cumartesi günü akşama kadar evden çıkmadık
akşam babamın kuzenine gittik, bizimkiler wii oynayıp coştular, ben bi şey anlamadım gittim yattım :)
pazar günü de yağmur vs diye uzaklara gitmeyelim denince çıkın bari evin etrafında gezelim dedim bizimkilere, aktivite istiyor bünye alıştırdınız dedim :P

çikkkooolataa


ah şu annemin çikolatalı kurabiyeleri ....

Pazartesi, Eylül 07, 2009

inönü yaylası

pazar günü inönü yaylasına çıktık
burası çam ormanlarıyla çevrili harika bir yayla;


çöllerde deve yaylalarda koyun kervanları oluyormuş demek ki :)



bu benim ali osman dedem, yaylada tanıştık
birbirimizi çok sevdik, bir sürü hikaye anlattı bana
ayrılırken en son yayladaki evlerinin anahtarını bize vermekten, istediğimiz zaman gelip kalabileceğimizden bahsediyordu :)
bir de dedi ki;
"bazıları atatürke zıt gidiyor ama atatürk çok büyük adamdı" uzun uzun anlattı ama şimdilik boyumu aşan sohbetler bunlar.
tırmanırken sopa kullanmayı bile öğrendim

yaylaya ilk indiğimizde bu büyük alandan biraz ürktüm babama yapıştım
ama sonra alıştım, heidi gibi sopam elimde gezindim durdum

gerçek süt


gerçek bir ineğin taze sağılmış sütünü kaynatıp içmek gibisi yok, kim ne derse desin ...

her çocuk bir fidan


dağevi

burası bizim kaldığımız dağevi;
ormanın içindeki bu ahşap evde masal kahramanları gibiydim






soğukpınar

bu kanyonun dibinde soğukpınar diye bir yer var,
saniyede 500 litre su çıkan olağanüstü bir pınar
biz tünelden pınarın azmak noktasına kadar gidecektik ama sesin yüksekliği, soğuk ve karanlık beni çok tedirgin ettiği için gidemedik
epey korktum suyun debisinden çağıltısından ...



sonra bahçede suyla kaynaştım, pınarın başına kadar gitmeye ne gerek var
böyle çeşmeler varken :)

LinkWithin

Blog Widget by LinkWithin