Salı, Ekim 25, 2011
Perşembe, Ekim 20, 2011
Çarşamba, Ekim 05, 2011
yumurtanı ye!
Anne (kaplumbağa) : Tavuuuk, tavuk bize yumurtlamayı öğret, hadi bize yumurtlamayı öğret hadi hadi!
Çakıl (tavuk): tamam öğreteyim ama tavşan ve köpekler yumurtlamaz onlar çıksın oyundan.
Tavşan ve köpek kenara ayrılır.
Çakıl (tavuk): Şimdi beni takip et kaplumbaga ve yaptığımı yap
Anne (kaplumbağa) : Tamam, hadi öğret hadi hadi hadi.
Çakıl (tavuk): Önce etrafta biraz dolaşacaksın biraz yürüyüş yapacaksın, sonra bi yer bulup gaganla böyle yeri tıktıklayacaksın
Anne (kaplumbağa) : benim gagam yok, kafamla yapsam olur mu?
Çakıl (tavuk): Olur olur, sonra aynı yeri ayaklarınla böyle tekmeleyip üstünde dans edeceksin
Anne (kaplumbağa) : Ooo, süper benim 4 ayağım var acayip dans ederim, zıplarım.
Çakıl (tavuk): Şimdi orası yumuşak oldu, oraya oturacaksın.
Anne (kaplumbağa) : Oturdum
Çakıl (tavuk): Tamam şimdi yumurtanı yut!
Anne (kaplumbağa) : nasıl yani?
Çakıl (tavuk): Önce yumurtayı yutacaksın sonra çıkaracaksın, buna yumurtlamak denir!
:)))))))))))))))))))))
Pazartesi, Ekim 03, 2011
rüşvetin belgesi
Çakıl baleye başladı.
İki haftadır bu bale meselesi evimizde olay oldu.
Geçen haftaki derslerin hiç birine girmedi, kapılarda ağladı
utandı çekindi istemiyorum dedi, tepindi
istemezse istemesin aslında çok da umurumda değil baleye gitmiş gitmemiş
ama görüyorumki istiyor, ordaki çocukları izliyor ama utanıyor
bu nedenle bildiğimiz tüm yöntemleri denedik
rüşvet, ödül, motive edici gazlama cümleleri
nihayet dün derse katıldı
manasız bir şekilde konuyu büyümeye bağladığımız için söz verdiğimiz gibi (rüşvet) aynı akşam 5 yaş doğumgününü kutladık kendimizce
büyüdü çünkü, baleye gitmek büyümek demek :P
Perşembe, Eylül 29, 2011
çakıldan beslenme üzerine karmaşık bir vaaz
Anne; Çakıl'cım ne yediniz bugün öğlen okulda?
Çakıl: Sadece pilav yedim ben, yoğurdumu da bitirmedim
Anne: Ama Çakıl dün konuştuk bunu, önce sebze ya da et yemeğini yiyeceksin sonra pilavını yiyeceksin diye
Çakıl: Pilavı koymuşlardı, sebzeye baktım çok koymuşlardı bana o kadarı çok, yiyemem o kadar hem içinde patlıcan vardı, ben patlıcanı seviyorum bütün sebzeleri seviyorum da yemem. ben pilavımı yedim onu da çok koymuşlardı suyumu da içtim ama ekmek yemedim çünkü pilavla makarna da ekmektir sonra da karnım kocaman şişti ama çok kocaman şişti, canavar gibi oldum. ama canavar diye bi şey yoktur.
Çarşamba, Eylül 28, 2011
orman perisi
Pazar sabah erkenden kalkıp orman yürüyüşü yaptık
bu sefer ormanların içlerine girip olmayan patikalardan tırmandık
taşıyıcılık burda pek mümkün olmadığından bu gezintimiz daha kısa sürdü.
göl kenarı dinlencesi
yürüyüşün son noktası bu gölün kenarıydı.
onca yürüdükten sonra bu dinlence iyi geldi.
Aslında fotoğraflara bakarsanız yorulanın taşıyıcılar olduğunu benim hala nasıl cin cin baktığımı görebilirsiniz :)
sarı çiçek yaylası
Sarıalan'a ilkbaharda giderseniz bu gördüğünüz alanın, dağların eteklerinin tamamının minik sarı yayla çiçekleriyle kaplı olduğunu görürsünüz
Her yer sarı çiçeklerle kaplandığından yaylaya sarıalan demişler.
taşıyıcı anne / taşıyıcı baba
ama ben o kadar uzun yürüyüş yapamam ki!
bilim dünyası boşuna tartılıp duruyor
ben bu tatilde çözdüm
taşıyıcı anne de taşıyıcı baba da iyi bi şeymiş :)
bulutları solumak
bol bol yürüyüş yaptık
yaylanın en güzel yani solumaya doymayacağınız havası
ve sessizlik
yürüyüşümüzde bize peynir zeytin ve ekmek :) de eşlik etti.
sarıalan peynir'i
Sarıalan yaylasında Baysal Otel'de kaldık.
Otelde bizden başka hiç kimse yoktu
izzet hürmet sınırsızdı
ve bi uçtan bi uca koşmak da
odadakilere bağırarak seslenmek de serbestti.
Bu yüzden ben çok rahat ettim, çok eğlendim.
Bu fotoğraflarda gördüğünüz Peynir.
Otelin yıllardır bekçiliğini yapan Şimşek'in yavrusu
bir de siyah yavrusu var o da Zeytin
ben üçüne birden Peynir Zeytin Ekmek diyorum :)
Cuma, Eylül 23, 2011
Perşembe, Eylül 08, 2011
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)